Fark Et Ey Dost
Bize bebeklikten çocukluğa, gençlikten, yaşlılığa kadar hep mutlu edersen mutlu olursun. Bizi mutlu et! Bize hizmet et! Aşılandı. Mutlu olmak ya da karşıdakini mutlu etmek, hayatına dokunmak; parasız, menfaatsiz, hizmetsiz tek bir tebessümle ya da onu dinlemekle de olur. Farklı hayatlar beni hep heyecanlandırmıştır. En sevdiğim kitabı bir çırpıda okumak gibi hayatları dinlemek.
Bu fotoğrafta karanlık içinde tek bir ışık fark ediliyor. Ya tam tersi olmuş olsaydı? Beyazlıklar içinde tek bir karartı. O zaman da beyazlığı değil, karartıyı görecektik belkide. Şimdi zor da olsa ışığı değil karanlığı görmeye çalışalım. Ya da beyazlık içinde ki karanlığı değil beyazı görmeye çalışalım. Yani demem o ki kendi düşüncelerimizi bir an olsun kenara bırakıp, başka açılara yönelelim. Alışıla gelmişten farklı olan her şey bizi heyecanlandırır ya. İşte bizde kendimizi heyecanlandırmak, birazda yaşama sevinci edinmek için küçük oyunlar oynayalım.
Başkalarının hazır düşüncelerini pazarlamak yerine kendimiz düşünelim. Bizim olsun kıyafetlerimiz, saç modelimiz, yeme kültürümüz, adımlarımız, düşüncelerimiz. Hemen hemen her düşünür başta Mevlana olmak üzere hep kendin olmaktan bahseder. Bunu sadece özü sözü birlik olarak değilde bir de bakış, düşünce olarak yorumlayalım.
Bunları zaten filozoflar, yazarlar, uzmanlar bir şekilde dile getiriyor. Ben neden söylüyorum ki? Benim farkım ne? Ben bunu sedirime oturup, elimde bir çayla yazıyorum belki. Sadece şimdiye kadar olan yaşanmışlıkları toplayıp gönlümden geçenlerin bunlar olduğunu bilmenizi isterim.
Bir insan isterse yapamayacağı hiç bir şey yok.
Derin muhabbetlerde bulunabilecek dostları özlüyorum. İnsanlığa olmasa da kendimize faydamız olurdu hiç olmazsa...
Dilden çıkan kulağa, kalpten çıkan ise kalbe gidermiş.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder