Bir Yastıkta Bir Ömür (Geçim Ehli Olmak)
Fotoğraf Kaynak: www.haberler.com |
İnsan ilişkileriyle ilgili gözlem yapmayı, çıkarımlarda bulunmayı çok severim :) Eskiden evlendikten sonra,erkeğin ailesiyle beraber yaşadığı eve yerleşilirmiş. Yeni evlenen çifte tek göz oda verirlermiş. Diğer odalar ise varsa diğer kardeşlere ayrılırmış. Küçük bir evde koskoca bir aile olunurmuş. Kulağa korkunç geliyor değil mi? Gelin, görümce, elti, kayınvalide gibi birbiriyle anlaşması pek de mümkün olmayan kişilerin tek bir evde koca bir hayatı paylaşmak zorunda olması. İşte o yüzden hep söylerim ya. Geçim ehli olmak başka bir şey be azizim!
Şimdikilere bakıyorum da ayrı evlerde yaşıyorsunuz zaten.Bırak aynı evde cümbür cemaat olmayı birbirinizden kilometrelerce uzaktasınız. Görümce kayınvalide vs vs gibi olgularla geçinmek gibi bir derdiniz yok. Tek yapmanız gereken karı-koca birbirinizin gönlünü hoş tutmak.Evet sadece bu! Zaten şimdilerde en sık duyduğumuz "aman ikisi iyi anlaşsınlar da" değil mi? Bu durumda ailelerin çok büyük beklentileri yok.(En azından ben öyle düşünüyorum.) Ya da şöyle diyeyim, en azından birlikte yaşamanızı talep etmiyorlar.
Vay efendim senin annen niye bize bu haftasonu geliyor, senin kardeşin neden bizde bu akşam kalıyor? Ne gerek var bunları devlet sorunu haline getirmeye! İdare etmeniz gereken en fazla bir gün yahu.
Ne diyor üstad; "sabrı bilen gönüllere kışlar yaz olur." Eğer sabretmek ise mesele, eskiler de peygamber sabrı varmış meğer, diyorum. Söz eskilerden açılmışken... Hazır sabretmek meselesine değinmişken.. Rahmetli babaannem anlatırdı hep. Üç geliniyle beraber yaşayan bir kadın varmış. Babaannemden yaşça büyük olan bu kadına babaannem sormuş: "nasıl geçiniyorsunuz?" demiş. Kadın tek bir söz etmemiş. Dilini tutmuş yalnızca.İşaret diliyle anlatmış meramını.Ve anlamış ki babaannem, geçinmenin en büyük kuralıymış dilini tutmak. Bu da hepimize ders olsun öyleyse... Kahırsa eskiler tillahını görmüş!
Bir yaşlı teyzeyle konuşmamız sırasında şöyle demişti: "Kahırlarıyla kocatıyorlar insanı evladım.Bak adı bile 'koca'. İyi bir şey olsa ya nar ya gül koyarlardı adını." Gülümseyerek söylemişti bunu. İçlenmişti söylerken. Gülümsedim.Sahiden öyle mi ne? :)
Neyse benim bu haftalık tespitolojim bu kadar. Yine içime 53 yaşında bir teyzecik kaçmış olmalı :)
(Aman!yanlış anlaşılmasın. Yaşlı değil bu yaş.Sadece olgun ;)
Gönül yaşım olgun mu diyelim, harbiden eski kafalıyım mı diyelim? Geri kafalıyım! Geri! :)
Dipnot: Bu yazıya kendi imzamı taşıyan bir fotoğraf koymak isterdim. Ama çok üzgünüm ki, arşivimde öyle bir fotoğrafım yok. En kısa zamanda böyle içten,samimi bir fotoğraf çekmek dileğiyle diyelim o zaman. (Etrafımda kocası vefat etmiş yaşlı teyzecik dolu. Siz de bir bakın yakınlarınıza. Gerçekten öyle değil mi? Kadınlar hasta olur, erkekler ölür! Bu da başka tespitimdir :) Bu konuyu da sonra konuşuruz. Selametle... Hoşçakalın...
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..
Hiç yorum yok
Yorum Gönder