Sponasor Reklam

Son Dakika Haberleri

Güçlü Durmak

Bolu büyük camii içinden taşhan
Bolu 2017
Yalnızlığın herkesçe sevilmeyen bir yanı vardır. Bundandır ki her şey çift yaratılmıştır. Küçükken psikolog olmak istemiştim. O yaşta bir çocuk neden bunu ister bu da ayrı bir tartışma konusu. Yapı gereği her şeyi merak ettiğim doğrudur. Her şeyi merak eden insan elbette insanların içinde bulundukları duyguları da merak eder. Mesela hani arkadaşlar arasında nasıl bir özel gücün olsun isterdin? Diye sorulur ya… Ben beyin okumayı çok isterdim. Bunun pekte iyi bir fikir olmadığını söylerlerdi. Kuzenim hatta “ Yeşil yolu” izlememi teklif etmişti. Aslında nasıl da acılı bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyordu bana.
bartın amasra çarşı
Bartın/ Amasra 2017
En çokta davranışların altında yatan o neden var ya o neden… İşte beni en meraklandıran o. Ben şuna inanıyorum:  gerçekten de çocuklukta yaşan olaylar unutulmuyor, unutuldu sanılsa bile o size kendini hatırlatıyor. Ve bu da ister istemez sizin karakterinizi oluşturan davranışları ortaya çıkarıyor. Kendimden biliyorum.

$ads={1}

Mesela ben güçlü durmak zorundayım. Neden böyle bir zorunluluğun olsun ki diyeceksiniz. Bazen size bağlı olmuyor ne yazık ki iste. Bana sorsalardı ben güçlü olmak istemezdim. Fakat bazı kadınlar var ki güçlü durulması istenmese dahi onlar birer cengaverdir. Tabi ki birincisi benim annem.  Pek çok böyle kadın olduğunu biliyorum. Fakat beni bu aralar en etkileyen  Krıstın Hannah’ın Bülbül adlı romanındaki Isabella! 4 yaşında öksüz kalan, savaştan gelip psikolojisi bozulan bir baba ve küçük bir abla. Anneleri öldükten sonra kızlarını başından atmak isteyen bir baba. 16 yaşına gediğinde hamile kalıp evlenen bir abla. Yalnız kalan bir kız. Ama daha o yaşlarda tek başına herkese kafa tutan bir kız. Babası onu görsün, sevsin diye uğraşsa da nafile. Gönderildiği okullardan atılan (ki atılma nedenleri kendi doğruları) eve geldiğinde evden de gönderilen bir kız.
kristin hannah ve çay

19 yaşına geldiğinde bulundukları ülke (Fransa) nazi Almanya’sının egemenliğine giriyor. Ve çok zor zamanlar başlıyor. Kendi düzenleri bozulacak diye kıllarını kıpırdatmayan insanlar yerine o ülkesi için yapılacak şeyler olduğunu düşünüyor ve gözü kara bir şekilde mücadele veriyor. Kitabın yarısında olmama rağmen şuan bile büyük başarılara imza attı. Kılını kıpırdatmayanlar da var ya… İşte onların evleri, malları, arabalar, yiyecekleri, eşyaları… aklınıza ne gelirse hepsi ellerinden uçup gitti. Korktukları için… Verilen mücadele hiçbir zaman boşuna değildir… Şu da bir gerçek ki çocukluk gibi savaşlar da insanları değiştirir.


Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..


Hiç yorum yok