Hayatımdaki İşsizliğin Cümledeki Yeri: Mek Mak Ekleri
Görsel Kaynak: www.hitpage.org |
Mek Mak Ekleri ve İşsizlik İlişkisi
Mek mak ekleri bir sözcüğün isim ya da fiil olduğunu kanıtlamak için sözcüğün peşine taktığımız eklerdir. Eğer sözcük bir eylem belirtiyor, bir iş yapabiliyorsa sonuna mek mak eki alabilir ama eğer benim gibi bir baltaya sap olamamışsa cümlede bir köşeye kıvrılıverir. Peki daha önce kendinizi hiç mek mak ekiyle kıyasladığınız oldu mu? Eğer bir eylem içerisinde bulunuyorsanız bu dünyada hep bir adım önde olacaksınız demektir. Bakınız misal "çalışıyorum" kelimesi tek başına bir cümle oluşturabilen kocaman bir otoriteye sahipken zavallı "benden" hiç bir şey olmadığını sizlerde görebiliyorsunuz. Bir kere mek mak eki alabilen sözcük cümlenin yüklemidir. Neden? Çünkü adam iş yapıyor. Kim? Ne? Nerede? Ne zaman? Her şey ondan soruluyor.Sorulara da zatı şahaneleri ister cevap veriyor ister vermiyor.Tıpkı kadrolu bir devlet memuru gibi. Fakat ben bırak fiili, cümlede sözleşmeli çalışan bir fiilimsi dahi olamadım şu fani hayatta. İşsizlik zaten cümlede asgari ücretle geçinemezken bir de üniversite mezunu işsiz gizli bir özneden başka bir şey değil.Üniversite okuyup işsiz kalmak bana göre 16 yıl boyunca tarlayı ekip biçip hiç hasat alamamaktan daha kötü bir durum. İlk başlarda iliklerine kadar hayallerle kuşanıp rambo serisine seri katacağım fikriyle çıktığın yola, karısına söz geçiremediği için annesine kızan sünepe oğlan edalarında devam ediyorsun bir kere. Çoğu zaman da durumun dünyanın geoid şeklinin en ağır sorumluluğunu taşıyan ortadoğudan kaynaklandığını düşünsen de dünyanın genelinin 21.yüzyılda bir halta yaramadığı fikri gayet kabul edilebilir geliyor bi saatten sonra. Ve nedense sürekli, yaşadıklarını bir neden sonuç ilişkisi ipine sermek istiyor insan. Böylece bir nevi rahatlatamanı sağlayacak "baksana işte yaşadıklarım hep bundan" dedirtebilecekti belkide. Ama yine de hiç bir şey yolunda gitmeyecekti tabiki. Bu zamanda yolunda olmayan şeyler konusuna baktığımızda, konunun başında yer alan işsizlik mevzusu aslında bir çok kişinin yaşadığı bir sorun olduğundan artık sıradan bir durum gibi görülüp, dert dinleyicisi tarafından pek de kale alınmayan problemler hanesine ekleniyor "amaaan bu devirde işsiz olmayan mı var" cümlesi ile bu derdin kendisi için dinlenmeye değer olmadığını belirtmek istediğini hemencecik kavrayıveriyorsunuz. Bu durum sizin bireysel olarak içinizde kopan tüm fırtınaları görmezden gelip" mahallede dedikodu yok mu sen ondan haber ver "bakışlarını daha erken fark etmeniz için yapılmış ince bir manevra olduğunu gösteriyor.Yine de bunlar, kendi içinizdeki kapışmalara engel olamıyor ve elinizde olmadan Elisabeth Kübler Ross'un 5 adımlık tarifini içinizdeki mutfakta demlemeye bırakıyorsunuz. Çünkü biliyorsunuzdur, işsizlik zaten başlı başına bir yas süreci. Adeta ölmüşsünüz de ağlayanınız yok.
Hayata dair ne planınız varsa hepsine tek başına engel olabilecek devasa bir hayat ayracı. En bilineninden örnek verecek olursak evlensem desen kız veren yok ben daha size ne anlatayım. Diyorum ki acaba o bize gönderilen dua mesajlarını 19 kişiye göndermiş olsaydık durum çok farklı olabilir miydi? Zannedersem pozitivist bilimlerden geldiğimiz için bu da yeterli bir nedenmiş gelmiyor insana. Ve içimde tekrar başlayan "neden ortadoğu neden" isyanlarını bastırmaya kimin gücü yeter. Ben de İskandinav ülkelerin 4+4+4 lük kar beyazı huzurundan nasiplenmiş olsaydım belli mi olur belki cümlede bir anlam da ben taşırdım. Şimdiki halime bak belli belirsiz bir sıfat tamlamasından başka bir şey olamadım. Nasıl kız "işsiz kız". İşte ben ne zaman Türkçede ekler konusunu görürsem aklıma işsiz olmam ve akabinde hissettiğim buruk acı geliyor. Baksanıza ben mayışmak eklerini alabilmiş bir eylemsi bile değilim. Hele mek mak ekleri haram bana. Ekler bile isimden fiil yapabiliyor. Ben bir işe yaramıyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..
Hiç yorum yok
Yorum Gönder