En Yaygın Kullanılan Blog Konuları
Bu yazı bir misafir yazıdır ve Agalarageldik.com blogunun yazarlarından İkram tarafından Blog Hocam için yazılmıştır...
Birçok blog yazma meraklısının ilk yaşadığı sorunlardan birisi blog açıp yazacak konu bulamamasıdır. Bende düşündüm taşındım ve yeni başlayan bloggerlara bu konuda elimden geldiğince yardım edeyim dedim. Blog açmanın ilk adımı blogunuzun temasına uygun bir isim bulmaktır, genelde bundan sonra konu bulmaya geçilir. Eğer bir isminiz yoksa üzülmeyin ve sabırla üzerinde düşünün. Çünkü blogunuzu akıllara kazıyacak olan ilk şey "temayla uygun" sade ve markalaşması kolay bir isim bulmaktır. Bu konuda örnek olarak bloghocam adresini gösterebiliriz. BlogHocam ismine bakınca blogun ne ile alakalı olduğunu gayet net bir şekilde anlayabiliyorsunuz değil mi? Bu yüzden sizin de yapmanız gereken ilk iş temanıza uygun bir isimle yola çıkmanız diyebilirim. Peki ya hangi alanlarda blog yazılabilir? Blog konuları nelerdir?
Blog denen şey kişisel web arsası olarak tabir edilebilir. Yurt dışında insanlar genel olarak kendi hayatlarını, dertlerini, mutluluklarını ve aile hayatlarını anlatıyorlar. Dedik ya kişisel web arsası diye, burası sizin dilediğiniz şekilde yeşerecek bir arsa, bundan dolayı ona ne ekeceğinize siz karar vermelisiniz. Şimdi bir saniye durun ve sizin elinizde en çok olan ya da bire beş verecek tohumlarınız var mı? Hangi konularda iyisiniz? Hangi iyi olduğunuz konular dış dünyadaki diğer okurların veya bloggerların ilgisini çeker?
Kendimden örnek vereyim ben kişisel bir blogum, öğrenciyim, kitap okumayı, film izlemeyi, yabancı dilleri ve sosyal medya da gezmeyi severim. Klasik bir gencim tam anlamıyla kendimi hakim gördüğüm bir alanım yok. Bu yüzden kişisel blog olma kararı aldım da diyebilirim. Bloghocam'ın sahibi olan Serdar bey de üniversitede mühendislik okuduğu zamanlarda kendi gibi mühendislere yardım etme amacıyla yazmış. Şuan da büyük ölçüde uzun zamanlardan beri kullandığı blogger deneyimleri sayesinde Bloghocam'ı yönetiyor. Ben Bloggerlıktan çok anlamam kod bilgim yok denecek kadar azdır, bu halimle gidip Bloghocam tarzında bir blog açsaydım blog yazmak bana bir hobi değil meziyet olurdu.
Yani anlayacağınız üzere kendinizi hangi alanda daha rahat yazabilecek vaziyette görüyorsanız o konuda yazmanız sizin iyiliğinize olacaktır. Çünkü şunu unutmamak gerekiyor ki blogunuzun tanınması bir anda olmayacak hatta belki 50 60 yazıdan sonra olacaktır. Sürekli bıkmadan yazı yazmanız ve aynı zamanda bu yazılarda samimiyetinizi ve bilginizi konuşturmanız gerekecektir.
Belli başlı blog konuları olarak şunları sıralayabiliriz:
Blogger ve Web tasarım hakkında bilgi veren bloglar: Bu tarz bloglar aynı şuan içinde bulunduğunuz Bloghocam gibi bloggerlara yardım etme amacı taşıyan bloglardır. Tam emin olmamakla beraber her bloggerin belli bir döneminde çokça ziyaret ettiği bloglar olmasını göz önünde bulundurursak organik ziyareti (yani googledan aramayla bulan ziyaretçileri) bol olan blog tarzıdır. Ama bu avantajının yanı sıra şöyle de bir dezavantajı vardır ki konu sıkıntısı çekmeleri çok muhtemeldir. Kodlama bilgisi olmadan böyle bir bloga atlamak çok yanlış olur. 2 aya kalmaz sıkılıp yazmayı bırakmanız muhtemeldir.
Kişisel gelişim blogları: Kişisel gelişim blogları isminden de anlaşılacağı üzere insanlara gerek kendi yazdıkları gerekse tercüme ettikleri makalelerle yardımda ve destekte bulunmayı amaçlarlar. Yazarları genel olarak psikoloji okuyan ya da psikoloji mezunu insanlardan oluyor diye zannediyorum. Bu bloglarda çok zaman öldürmediğim için daha detaylı bilgi veremeyeceğim ne yazık ki.
Anne blogları: Aslında bu tarz blogların isminin tam olarak anne blogu olduğunu sanmıyorum. Ancak biz anne blogu diyelim çünkü bu bloglar çocuk bakımı ve kendi çocuklarının doğumdan sonra neler yaptıklarını anlatır adeta çocuklarının günlüğünü tutar ve anne olmak isteyen veya anne olacak olan kişilere yardım etme amacı taşırlar. Bu tarz blogların okuyucusu ne denli sadıktır bilemem hiç anne olmadım ve erkek olmama bakacak olursak mezara kadar bilemeyeceğim şeylerden birisi. Ama yine de doğru konu seçimi ile getirisi yüksek olabilecek blog tarzlarından birisi olabilir. Örneğin çocuğunuzun yaşadığı bir hastalığı nasıl atlattığı konusunda yazarsanız bu sorundan şikayetçi olan kişiler gelip sizin yazılarınızı okuyabilirler.
Yemek blogları: İsminden de anlaşılabileceği gibi yemek blogları yemek hakkında yazarlar. Gerek kendi tariflerini gerek yemek yaparken dikkat edilmesi gereken püf noktaları anlatarak gayet de güzel bir organik trafik çekebilirler. Eğer aranızda gastronomi okuyan bir blogger adayı varsa ve yemeklerden zevk alıyorsa bu konuda yazmasını şiddetle tavsiye ederim. Sağlıklı yemek, diyet, Türk mutfağı, farklı geleneksel yemekler ve daha bir sürü açık kapısı olan bir blog tarzıdır. Şu yemek nasıl yapılır tarzında aramalar yapılabilir ve buradan da ciddi manada okuyucu gelebilir.
Günlük bloglar: Günlük bloglar çok tutulan blog tarzı değildir ve gerçekten tavsiye etmem. Genel olarak günlük tutar gibi kendi hayatlarını yazarlar. Eğer cem yılmaz değilseniz kimse üslubunuz veya hayatınız için blogunuzu okumaz kusura bakmayın. Hayat anlatan bloglara aynı zamanda google tarafından çok da arama trafiği gelmez. Ama şöyle bir şey de var bundan beş sene sonra girip okuyup gülebilirsiniz. Benim ergenlik çağımdan kalan bir blog girişimim vardı, bunu arkadaşım bulup epey bir dalga geçmişti. Onun sayesinde tüm blogu en baştan okudum ve ziyaretçilere kapattım. Şuan sadece ben girip okuyabiliyorum ve gerçekten çok utanç dolu olmasına rağmen güzel bir anı olarak kalmasından memnunum. Sadece kendim için yazacağım diyorsanız bu tarz bir blog size uyabilir.
Kitap blogları: Kitap blogları aynı instagramdaki "bookstagram"lar gibi kitap okuyup bu kitaplar hakkındaki yorumlarını yazarlar. Aslına bakarsanız arama trafiği açısından güzel bir yere sahip olan bu tarzın tek kötü yanı her hafta en az bir yazı yazabilecek kadar çok kitap okuyamamanız olacaktır. Diğer blog tarzlarında çok sık yazı yazma fırsatınız olabilir ama bir kitap önerisi blogunda işler o kadar hızlı gelişmeyebilir. Belki sadece kitap önerilerinizi değil de ara sıra okuma listenizi, kitaplığınızı, gezdiğiniz kitapçıları ve benzeri şeyleri yazabilirsiniz ama sanırım bu da bir yere kadar olur. Eğer sıkıntı değil ben haftada bir yazı yazmadan da hallederim diyorsanız yine de siz bilirsiniz. Şahsen kitap blogu okumayı severim. Eğer halihazırda böyle bir bloğunuz varsa okumayı çok isterdim.
Seyehat blogları: Yine adında apaçık verildiği üzere bu bloglar gezmeyi seven ve parası bol olan kesimin kullandığı blog tarzıdır. Açıkçası ben böyle bir blog açamam, dediğim gibi öğrenciyim ama gezmekten hoşlandığım için ülke ülke olmasa da semt semt veya yakın çevredeki şehirleri gezmek isterdim. Bu bloglar arama trafiği açısından iyi bir getiriye sahip olma potansiyeli içindedirler. Ama tabiki blogtan bloga değişir. Örneğin "İstanbul Sultanahmet Gezim" isimli içerisinde 20 fotoğraf 2 paragraf olan bir yazı aramalarda 10. sayfalardayken "İstanbul Sultanahmet'te Gezilecek Yerler" isimli 20 paragraf 5 fotoğraftan oluşan bir yazı ilk sayfalarda yer alabilir. Bu diğer blog tarzlarında da geçerli olan ancak seyahat ve moda bloglarında kendini daha fazla gösteren bir olaydır. Kısa bir not olarak dursun burada: Yeni başladıysanız ve aramalarda yükselmek istiyorsanız içeriğiniz uzun ve özgün olmalı.
Moda blogları: Genel olarak kadın bloggerlerin kullandığı tarzdır. İçerisinde makyajından tutun da kaşına kadar moda anlatılır. Bir erkek olarak söylemeden geçemeyeceğim ama kızlar kaşın modası olur mu yahu ne yapıyorsunuz Allah aşkına.. Bir arkadaşım anlatmıştı sanırım geçen sene ince kaş modaydı diye herkes kaşlarını aldırmış, bu sene de kalın kaş modaymış diye kaş ektiriyorlarmış. Neyse konumuz bu değil o yüzden söyleyeceklerimi söyleyip geçiyorum. Moda blogları genelde kızlar tarafından çok takip ediliyor diye biliyorum. Eğer ilginiz varsa bu tarz bir blog açabilirsiniz. Ama unutmayın fotoğraf koyduğunuz kadar yazı da koymanız gerekmekte, yoksa tam anlamıyla gelişmeniz hızlı olamaz diye düşünüyorum.
Kişisel bloglar: Kişisel bloglar genel olarak ortaya karışıktırlar. Bazen izledikleri bir filmden dert yanar, bazen hoşlarına giden anılarını anlatır, bazen de bilgi içerikli yazılar yazmaya çalışır. Tabi her kişisel blog aynı değildir. Bu noktada yine kendi blogum Agalara Geldik'ten bahsetmek istiyorum. Agalara Geldik'te asıl tema eğlence ve mizah ağırlıklı. Hal böyle olunca ister film önerileri adı altında yazı yazayım, ister kitap önereyim ya da istersem bloggerı kullanmaya başlarken yaşadığım sıkıntıları bloghocam okuyucu kitlesi gibi insanlara yardım amaçlı yazayım içerisine mizahlı bir anlatım katıp sohbet havası verince içerik anında temama uygun oluyor. Dediğim gibi kişisel bloglar ortaya karışıktırlar. Bir kişisel blogu okuduğunuzda içinde yazarını bulursunuz, yazarın psikolojisini anlatan en güzel blog tarzlarından birisidir. İyi yanı konu sıkıntısı çok çekmezsiniz ama kötü yanı google trafiği ve sürekli takipçi bulmakta zorlanabilirsiniz. Benim en çok yaşadığım problem hitin düşük olmasıydı. Yazmayı bırakmadım ve yakın zamanda da bırakmayı düşünmüyorum. Ha bir de karşılaşabileceğiniz problemlerden biri de google reklamları almakta zorlanmanız olacaktır. Ben bunca yazıya rağmen ikinci aşamayı geçemedim. Google blogumun neyle alakalı olduğunu kavrayamadığı için reklam vermiyor diye düşünüyorum. Bu da kişisel blog düşüncesi içerisinde olanlara bir uyarı mahiyetinde olsun.
Sanki biraz taraflı bir yazı oldu farkındayım ama ne yapayım ben kişisel blogum, tabi ki kişisel blog tarzının en güzel blog tarzı olduğunu iddia etmiyorum ama şöyle de bir söz vardır "Tüm blog tarzları eşittir ama bazıları daha eşittir" İşte kişisel bloglar bence daha eşit arkadaşlar.
Yazar Hakkında: Agalara Geldik genel olarak 5-6 ayrı konu başlığına sahip. Tabi zamanla artar ya da azalır bilemeyeceğim. Blogumda gezi yazılarını içeren "AgalarSokakta" bölümü, kitap dizi film müzik gibi önerilerin bulunduğu "Öneriler" bölümü, son zamanlarda neler olup bittiği ve kendim hakkında bilgiler içeren "Agasal" bölümü bulunuyor. Buradaki yazılar haricinde top 10 listeleri ve bilgi içerikli yazılar ağırlıklı yazıyorum. Blogumu gerçekten seviyorum ve benim gibi kişisel mizah blogları ile tanışıp karşılıklı yorumlaşıp arkadaş olmaktan da zevk duyarım.
Birçok blog yazma meraklısının ilk yaşadığı sorunlardan birisi blog açıp yazacak konu bulamamasıdır. Bende düşündüm taşındım ve yeni başlayan bloggerlara bu konuda elimden geldiğince yardım edeyim dedim. Blog açmanın ilk adımı blogunuzun temasına uygun bir isim bulmaktır, genelde bundan sonra konu bulmaya geçilir. Eğer bir isminiz yoksa üzülmeyin ve sabırla üzerinde düşünün. Çünkü blogunuzu akıllara kazıyacak olan ilk şey "temayla uygun" sade ve markalaşması kolay bir isim bulmaktır. Bu konuda örnek olarak bloghocam adresini gösterebiliriz. BlogHocam ismine bakınca blogun ne ile alakalı olduğunu gayet net bir şekilde anlayabiliyorsunuz değil mi? Bu yüzden sizin de yapmanız gereken ilk iş temanıza uygun bir isimle yola çıkmanız diyebilirim. Peki ya hangi alanlarda blog yazılabilir? Blog konuları nelerdir?
Blog denen şey kişisel web arsası olarak tabir edilebilir. Yurt dışında insanlar genel olarak kendi hayatlarını, dertlerini, mutluluklarını ve aile hayatlarını anlatıyorlar. Dedik ya kişisel web arsası diye, burası sizin dilediğiniz şekilde yeşerecek bir arsa, bundan dolayı ona ne ekeceğinize siz karar vermelisiniz. Şimdi bir saniye durun ve sizin elinizde en çok olan ya da bire beş verecek tohumlarınız var mı? Hangi konularda iyisiniz? Hangi iyi olduğunuz konular dış dünyadaki diğer okurların veya bloggerların ilgisini çeker?
Kendimden örnek vereyim ben kişisel bir blogum, öğrenciyim, kitap okumayı, film izlemeyi, yabancı dilleri ve sosyal medya da gezmeyi severim. Klasik bir gencim tam anlamıyla kendimi hakim gördüğüm bir alanım yok. Bu yüzden kişisel blog olma kararı aldım da diyebilirim. Bloghocam'ın sahibi olan Serdar bey de üniversitede mühendislik okuduğu zamanlarda kendi gibi mühendislere yardım etme amacıyla yazmış. Şuan da büyük ölçüde uzun zamanlardan beri kullandığı blogger deneyimleri sayesinde Bloghocam'ı yönetiyor. Ben Bloggerlıktan çok anlamam kod bilgim yok denecek kadar azdır, bu halimle gidip Bloghocam tarzında bir blog açsaydım blog yazmak bana bir hobi değil meziyet olurdu.
Yani anlayacağınız üzere kendinizi hangi alanda daha rahat yazabilecek vaziyette görüyorsanız o konuda yazmanız sizin iyiliğinize olacaktır. Çünkü şunu unutmamak gerekiyor ki blogunuzun tanınması bir anda olmayacak hatta belki 50 60 yazıdan sonra olacaktır. Sürekli bıkmadan yazı yazmanız ve aynı zamanda bu yazılarda samimiyetinizi ve bilginizi konuşturmanız gerekecektir.
Belli başlı blog konuları olarak şunları sıralayabiliriz:
Blogger ve Web tasarım hakkında bilgi veren bloglar: Bu tarz bloglar aynı şuan içinde bulunduğunuz Bloghocam gibi bloggerlara yardım etme amacı taşıyan bloglardır. Tam emin olmamakla beraber her bloggerin belli bir döneminde çokça ziyaret ettiği bloglar olmasını göz önünde bulundurursak organik ziyareti (yani googledan aramayla bulan ziyaretçileri) bol olan blog tarzıdır. Ama bu avantajının yanı sıra şöyle de bir dezavantajı vardır ki konu sıkıntısı çekmeleri çok muhtemeldir. Kodlama bilgisi olmadan böyle bir bloga atlamak çok yanlış olur. 2 aya kalmaz sıkılıp yazmayı bırakmanız muhtemeldir.
Kişisel gelişim blogları: Kişisel gelişim blogları isminden de anlaşılacağı üzere insanlara gerek kendi yazdıkları gerekse tercüme ettikleri makalelerle yardımda ve destekte bulunmayı amaçlarlar. Yazarları genel olarak psikoloji okuyan ya da psikoloji mezunu insanlardan oluyor diye zannediyorum. Bu bloglarda çok zaman öldürmediğim için daha detaylı bilgi veremeyeceğim ne yazık ki.
Anne blogları: Aslında bu tarz blogların isminin tam olarak anne blogu olduğunu sanmıyorum. Ancak biz anne blogu diyelim çünkü bu bloglar çocuk bakımı ve kendi çocuklarının doğumdan sonra neler yaptıklarını anlatır adeta çocuklarının günlüğünü tutar ve anne olmak isteyen veya anne olacak olan kişilere yardım etme amacı taşırlar. Bu tarz blogların okuyucusu ne denli sadıktır bilemem hiç anne olmadım ve erkek olmama bakacak olursak mezara kadar bilemeyeceğim şeylerden birisi. Ama yine de doğru konu seçimi ile getirisi yüksek olabilecek blog tarzlarından birisi olabilir. Örneğin çocuğunuzun yaşadığı bir hastalığı nasıl atlattığı konusunda yazarsanız bu sorundan şikayetçi olan kişiler gelip sizin yazılarınızı okuyabilirler.
Yemek blogları: İsminden de anlaşılabileceği gibi yemek blogları yemek hakkında yazarlar. Gerek kendi tariflerini gerek yemek yaparken dikkat edilmesi gereken püf noktaları anlatarak gayet de güzel bir organik trafik çekebilirler. Eğer aranızda gastronomi okuyan bir blogger adayı varsa ve yemeklerden zevk alıyorsa bu konuda yazmasını şiddetle tavsiye ederim. Sağlıklı yemek, diyet, Türk mutfağı, farklı geleneksel yemekler ve daha bir sürü açık kapısı olan bir blog tarzıdır. Şu yemek nasıl yapılır tarzında aramalar yapılabilir ve buradan da ciddi manada okuyucu gelebilir.
Günlük bloglar: Günlük bloglar çok tutulan blog tarzı değildir ve gerçekten tavsiye etmem. Genel olarak günlük tutar gibi kendi hayatlarını yazarlar. Eğer cem yılmaz değilseniz kimse üslubunuz veya hayatınız için blogunuzu okumaz kusura bakmayın. Hayat anlatan bloglara aynı zamanda google tarafından çok da arama trafiği gelmez. Ama şöyle bir şey de var bundan beş sene sonra girip okuyup gülebilirsiniz. Benim ergenlik çağımdan kalan bir blog girişimim vardı, bunu arkadaşım bulup epey bir dalga geçmişti. Onun sayesinde tüm blogu en baştan okudum ve ziyaretçilere kapattım. Şuan sadece ben girip okuyabiliyorum ve gerçekten çok utanç dolu olmasına rağmen güzel bir anı olarak kalmasından memnunum. Sadece kendim için yazacağım diyorsanız bu tarz bir blog size uyabilir.
Kitap blogları: Kitap blogları aynı instagramdaki "bookstagram"lar gibi kitap okuyup bu kitaplar hakkındaki yorumlarını yazarlar. Aslına bakarsanız arama trafiği açısından güzel bir yere sahip olan bu tarzın tek kötü yanı her hafta en az bir yazı yazabilecek kadar çok kitap okuyamamanız olacaktır. Diğer blog tarzlarında çok sık yazı yazma fırsatınız olabilir ama bir kitap önerisi blogunda işler o kadar hızlı gelişmeyebilir. Belki sadece kitap önerilerinizi değil de ara sıra okuma listenizi, kitaplığınızı, gezdiğiniz kitapçıları ve benzeri şeyleri yazabilirsiniz ama sanırım bu da bir yere kadar olur. Eğer sıkıntı değil ben haftada bir yazı yazmadan da hallederim diyorsanız yine de siz bilirsiniz. Şahsen kitap blogu okumayı severim. Eğer halihazırda böyle bir bloğunuz varsa okumayı çok isterdim.
Seyehat blogları: Yine adında apaçık verildiği üzere bu bloglar gezmeyi seven ve parası bol olan kesimin kullandığı blog tarzıdır. Açıkçası ben böyle bir blog açamam, dediğim gibi öğrenciyim ama gezmekten hoşlandığım için ülke ülke olmasa da semt semt veya yakın çevredeki şehirleri gezmek isterdim. Bu bloglar arama trafiği açısından iyi bir getiriye sahip olma potansiyeli içindedirler. Ama tabiki blogtan bloga değişir. Örneğin "İstanbul Sultanahmet Gezim" isimli içerisinde 20 fotoğraf 2 paragraf olan bir yazı aramalarda 10. sayfalardayken "İstanbul Sultanahmet'te Gezilecek Yerler" isimli 20 paragraf 5 fotoğraftan oluşan bir yazı ilk sayfalarda yer alabilir. Bu diğer blog tarzlarında da geçerli olan ancak seyahat ve moda bloglarında kendini daha fazla gösteren bir olaydır. Kısa bir not olarak dursun burada: Yeni başladıysanız ve aramalarda yükselmek istiyorsanız içeriğiniz uzun ve özgün olmalı.
Moda blogları: Genel olarak kadın bloggerlerin kullandığı tarzdır. İçerisinde makyajından tutun da kaşına kadar moda anlatılır. Bir erkek olarak söylemeden geçemeyeceğim ama kızlar kaşın modası olur mu yahu ne yapıyorsunuz Allah aşkına.. Bir arkadaşım anlatmıştı sanırım geçen sene ince kaş modaydı diye herkes kaşlarını aldırmış, bu sene de kalın kaş modaymış diye kaş ektiriyorlarmış. Neyse konumuz bu değil o yüzden söyleyeceklerimi söyleyip geçiyorum. Moda blogları genelde kızlar tarafından çok takip ediliyor diye biliyorum. Eğer ilginiz varsa bu tarz bir blog açabilirsiniz. Ama unutmayın fotoğraf koyduğunuz kadar yazı da koymanız gerekmekte, yoksa tam anlamıyla gelişmeniz hızlı olamaz diye düşünüyorum.
Kişisel bloglar: Kişisel bloglar genel olarak ortaya karışıktırlar. Bazen izledikleri bir filmden dert yanar, bazen hoşlarına giden anılarını anlatır, bazen de bilgi içerikli yazılar yazmaya çalışır. Tabi her kişisel blog aynı değildir. Bu noktada yine kendi blogum Agalara Geldik'ten bahsetmek istiyorum. Agalara Geldik'te asıl tema eğlence ve mizah ağırlıklı. Hal böyle olunca ister film önerileri adı altında yazı yazayım, ister kitap önereyim ya da istersem bloggerı kullanmaya başlarken yaşadığım sıkıntıları bloghocam okuyucu kitlesi gibi insanlara yardım amaçlı yazayım içerisine mizahlı bir anlatım katıp sohbet havası verince içerik anında temama uygun oluyor. Dediğim gibi kişisel bloglar ortaya karışıktırlar. Bir kişisel blogu okuduğunuzda içinde yazarını bulursunuz, yazarın psikolojisini anlatan en güzel blog tarzlarından birisidir. İyi yanı konu sıkıntısı çok çekmezsiniz ama kötü yanı google trafiği ve sürekli takipçi bulmakta zorlanabilirsiniz. Benim en çok yaşadığım problem hitin düşük olmasıydı. Yazmayı bırakmadım ve yakın zamanda da bırakmayı düşünmüyorum. Ha bir de karşılaşabileceğiniz problemlerden biri de google reklamları almakta zorlanmanız olacaktır. Ben bunca yazıya rağmen ikinci aşamayı geçemedim. Google blogumun neyle alakalı olduğunu kavrayamadığı için reklam vermiyor diye düşünüyorum. Bu da kişisel blog düşüncesi içerisinde olanlara bir uyarı mahiyetinde olsun.
Sanki biraz taraflı bir yazı oldu farkındayım ama ne yapayım ben kişisel blogum, tabi ki kişisel blog tarzının en güzel blog tarzı olduğunu iddia etmiyorum ama şöyle de bir söz vardır "Tüm blog tarzları eşittir ama bazıları daha eşittir" İşte kişisel bloglar bence daha eşit arkadaşlar.
Yazar Hakkında: Agalara Geldik genel olarak 5-6 ayrı konu başlığına sahip. Tabi zamanla artar ya da azalır bilemeyeceğim. Blogumda gezi yazılarını içeren "AgalarSokakta" bölümü, kitap dizi film müzik gibi önerilerin bulunduğu "Öneriler" bölümü, son zamanlarda neler olup bittiği ve kendim hakkında bilgiler içeren "Agasal" bölümü bulunuyor. Buradaki yazılar haricinde top 10 listeleri ve bilgi içerikli yazılar ağırlıklı yazıyorum. Blogumu gerçekten seviyorum ve benim gibi kişisel mizah blogları ile tanışıp karşılıklı yorumlaşıp arkadaş olmaktan da zevk duyarım.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder