Duygusuz Fotoğrafçı
Ansızın anlar.. Sevdalar, ayrılıklar, kavgalar, zaferler, kaybetmeler ve aşklar hepsi ama hepsi gözler önüne serilebilir.. Benim işim duyguları göstermektir. Bunu yaparken zor olan ise duygularımı bir kenara bırakmak.. Duygusuzdur biraz sevmez öyle başkasını düşünmeyi, kimsesizdir fotoğrafçı. Siz hiç vizörden bakan bir çift göz gördünüz mü? Gözler bile yalnızdır.. Tek bakmak gerekir başkasını düşünmemek öyle yalnızlığa dalıp gitmek o küçücük kareden dünyaya bakarken mutlu olmak, üzülmek, coşmak, delirmek belki bazen ağlamak ama müdahale etmemek.. Neden elimiz gitmez o ana dokunmaya.. Gidemez, gitmez, gitmemeli biz anları bozmak için yokuz sadece gözlemciyiz haberciyiz, yansıtıcıyız belki bir aynayız belkide bir hiç yokluk sessizlik venüs gibi yıldızlar gibi varız ama yokuz.. Platonik bir aşk gibidir fotoğrafçılık.. Dokunmadan bozmadan tüm doğallığı ile izlemek ister uzaktan ve o en mutlu anı yakalamak. Platonik aşklarda böyle değil midir? Uzaktan izlemek izledikçe mutlu olmak yatağına uzandığında o en mutlu anları kafanda tekrar tekrar canlandırıp mutlu olmak.. Kitap okumaya da benzer biraz. Hayal gücü gerektirir. Nadir baktığımızı çekeriz. Biz gördüğümüzü fotoğraflarız.. Duygular.. Ah bu duygular yok mu.. Müdahil olmak istediğinizde elinizdeki makine sizi engelledi mi hiç?
Unutulmayacak bir anı yakalamak için bir şeyler feda ettiniz mi? Namlunun ucundaki bir çocuğun durumunun sırf unutulmaz bir fotoğraf olabilir diye sessizce müdahale etmeden çektiniz mi yahut bir yırtıcı savunmasız bir hayvanı avlarken o anı fotoğraflamak için gözleriniz dola dola deklanşöre bastınız mı!? Peki son bir şey.. Hiç sevdiğinizin göz yaşlarını habersizce çektiniz mi? Çektiniz değil mi.. siz artık ilelebet içinde cam kırıkları olan insanların içinde derin yaralar bırakabilecek duygusuz bir fotoğrafçısınız..
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..
Hiç yorum yok
Yorum Gönder