Kırık Dökük Mazi
Kalbi kırılmış bir besteciydi eskiden. İki gaz lambası, bir radyolu gramofonu, bir fotoğraf makinesi, birkaç plak bir de kolye. Kırılmış yarım bir kalpte sayılırsa baya varlıklıydı aslında. Aşk onu önce şair yapmıştı. Sonrasında notalar gelmişti kalbine. Dans ediyordu adeta. Öyle güzel bir sevdiği vardı ki… Siyah omuzlara dökülen lüle lüle saçlar, simsiyah iri gözler, ah o keman kaşlar…
İlk buluşmaları rüya gibiydi. Sözleşmişlerdi o ilkbahar sabahı aşağı mahalledeki parkta bekleyecekti onu. Şair öyle heyecanlıydı ki… Notalar birbirine girmişti. Günler öncesinden onun için kolye satın almıştı. Doğal bir taştan yapılma kolye tıpkı onun gibi doğal ve mucizeviydi.
Dizlerinin bağı çözülmüştü parkta onu gördüğünde. Ayağa kalktı ama sanki her an düşecek gibiydi. İlkbahar çiçeklerinin rengi solmuştu. Beyaz kaşkolu ılık esintiye karışıyordu. Yanakları ise al al.
Yan yana oturdular bankta; öylece sustular kalpleri konuşuyordu. Kokularını duymaya çalıştılar. Esintiyle saçlarının arasından gelen o büyüleyici koku. Onu sevmesi için hiçbir sebep yoktu, sevmemesi için de öyle. Aslında aşık olmak için nedene ihtiyaçları yoktu, konuşmaya da hatta anlaşabiliyor olmaya da gerek yoktu. Öylece seviyorlardı işte; gözleriyle, yürekleriyle, benlikleriyle…
Başlarda buluşup buluşup sustular; sanki dinlenmek bir nefes almak için buluşuyorlardı. Sesini ilk kez duyduğunda ise belki beşinci buluşmaydı. İşte o an ona yazdığı şiirin melodisi onun sesi olmalı demişti. Öyle uyumlu olurdu ki…
(Zaman çok hızlıydı; sanki hiç durmuyor, yavaşlamıyordu. )
Sevdiği o gün daha önce hiç görmediği o bulutlu gözlerle ona bakıyordu. Kalbine saplanmıştı o an. Sadece “ Gitmem gerek bu şehirden.” Dedi. Neden? Diyemedi. Nasıl? Diyemedi. Gitme diyemedi. Öylece sustular biraz oturdular. Avucunu avucunun içine aldı. Yüreğinin kanatları acıyordu. Ve avucuna o ilk günün hediyesi olan kolyeyi bırakıverdi. Hiç mi önemi yoktu ondan bir hatıranın? Ve gitti sessizce, öylece. Sadece gitti.
İşte o günden sonra sevdanın adı onun gözleri oldu. Gözleri gibi Kara Sevda oldu. Yarım kalmıştı. Zaten hiç tam olmazdı ki aşk hep biraz yarım kalır. Tam tutacakken elinden kayar mecnun eder. Sevmeyi hiç bırakamazsın o yüzden….
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder