Fotoğraf Hikâyeleri -1- Bal Arısı
Kovanından başını uzatıp, etrafına bakındı minik bal arısı.
“Çok güzel bir bahar sabahı, pırıl pırıl bir hava, vadideki tüm çiçekleri dolaşmak istiyorum bugün” diyerek derin bir nefes çekti içine.
Kanatlarını çırparak, şarkılar mırıldanarak, kovanından oldukça uzaktaki renk renk çiçeklerlerin bol olduğu yere gitti.
Öyle çok çiçek vardı ki burada, hepsi birbirinden güzel ve hepsinin de farklı farklı kokuları vardı.
“ Bu vadiyi çok seviyorum. Nektar ve polenin en çok olduğu yer burası. Böyle giderse bu sene petekler tamamen dolacak.” Diye düşünerek, neşe içinde o çiçekten, bir diğerine uçtu durdu.
Bacaklarına sarmıştı gün boyu topladığı polenleri ve midesindeydi peteğine boşaltacağı bal özleri.
Yorgun argın dönerken kovanına, son kez yolunun üzerindeki çiçeğe uğramak istedi. Biraz daha polen toplamak ve biraz da dinlenmek için.
En sevdiği çiçeğin üzerine konmaya çalışırken, birden ne olduğunu anlamadığı bir darbe geldi ve savruluverdi alt dallara.
Nereden bilebilirdi katilin onu, orada çiçeğin altına, yaprakların arasına saklanıp beklediğini.
Saldırıya uğramasıyla, bacağında ki polen topağı fırlayıp takılıverdi bir tomurcuğun ucuna.
Arka arkaya aldığı darbelerden dolayı fırsat bulamadı, iğnesini çıkarıp saplayıversin O da sinsi katiline.
Kendine gelmek ve toparlanmak için saklanmaya çalıştı bir yaprağın altına ama katil anında oraya da geldi. Uzun bacaklarıyla sarılarak arıya, tam ensesinden batırdı ölümcül iğnesini.
Çiçeğin ucunda ki minik sinek ise korku içinde izlemekteydi bu sahneleri.
Acılar içinde kıvranarak verirken son nefesini, bir film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden bu son saniyeleri.
Sevgi ve saygılarımla…
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder