Bir İhtimal Daha
İnsanı yaşatan umutlarıdır. Ümit etmiyorsa insan, karamsar bakıyorsa geleceğe niye yaşamak istesin ki? Umutlarımız daima olmalıdır. Seccadenin üstünde dualarımız, yıldız kaydığında ya da doğum günü pastamızın üstündeki mumları üflerken dileklerimiz, masa başında ders çalışırken de beklentilerimiz…
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..
5 yaşındaki bir çocuk en çok baba olmayı umut eder. Ailesine bakan, herkese sözünü geçiren ve bütün dünyayı çocukları için karşısına alan bir baba…
Küçük bir kız çocuğu da anne olmayı diler galiba… Oyuncak bebeğinin saçlarını tararken ilerde kendi kızına nasıl sarılacağını hayal ediyordur sanırsam. Annesi onu güzel kızım diye severken dünyanın en güzel kızı olduğunu ona hissettirmiştir mutlaka… O da kızına bunu hissettirmeyi ister.
Liseye giden bir genç ise büyük bir futbolcu olmayı umut eder. Bütün dünyanın gözleri onun üstünde olsun ister. Herkes onu konuşsun…
Üniversiteye gelince daha realisttir bu beklentiler. Çalışıp didinip kazandığı üniversitesinden sonra bir iş bulabilmek ve çok seveceğini umduğu bu mesleğinde başarılı olabilmektir umutları bu kez insanın.
Yaşlanıp altmış, yetmiş yaşlarına gelince de umutları vardır insanın. Bakıp büyütüp uzaklara gönderdiği evlatları bayramda olsun gelsin yanına diye umut eder insan. Torunlarını görmektir onun için en büyük mutluluk.
Mutlu olmak için daima bir ihtimal vardır insanın içinde.
‘’İnsan ne ile yaşar?’’ diye sorarlar ya hep… Buna cevap olarak hava diyebilirsiniz, su diyebilirsiniz, ekmek diyebilirsiniz biraz soyut düşünüp aşk, sevgi filan da diyebilirsiniz. Bunların hepsi de kendi içinde belirli bir doğruluğu olan cevaplardır. Ama insanı asıl yaşatan bütün bunların hepsini bir düşünce ve duygu havuzu içinde karıştırıp umut etmesidir bana göre… Yoksa tek bir şeyle yetinecek kadar ‘kanaatkâr’ değildir insanoğlu. Belki de tam da bu yüzden ona umut etme yetisi verildi. En azından dünyadaki bütün isteklerini elde edebileceğine dair bir ihtimali bir yerlerde sürekli diri tutsun istendi.
Cennetin vadedilmesi gibi düşünelim bunu. Yüce Yaradan orada istediğin her şey var deyip diri tutmuş kullarının yaşama arzusunu… Sonsuz bir mutluluğu umut etmesini sağlamış böylelikle kendine inananların.
Her şeyi bir düzen ve denge içine yerleştiren Yüce Yaratıcı insanın kendi iç dengesini sağlayabilmesi için de umut etme yetisini koymuş beyninin veya kalbinin bir yerlerine (ben beyinle kalp arasında kaldım. Siz nereye daha çok yakıştırırsanız oraya koyarsınız artık)
Evet dostlar ne olursa olsun hep umut edin. Güzel şeyler olmasını umun. Bunun için dua edin. Umutsuzluk iyi değildir. Umutsuz insan, yeis içindeki insan; kendinden değil bütün bu düzeni sağlayandan umudunu kesmiştir diye düşünürüm ben. Bu ise tehlikelidir.
Unutmayın! Şartlar ne olursa olsun elinizi açıp dua etmeye başladığınızda sizi bir duyan daima vardır.
NOT: Fotoğraf konusunda bana destek olan güzel dostuma da teşekkürlerimi sunuyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız..
Hiç yorum yok
Yorum Gönder